Bir buçuk yıl süren bekleme sürecinin karşılığı üç saatlik bir film olsa da - ki bunun yarım saati reklamdan oluşuyor - beklediğime değdi. Defalarca okuduğum fantastik seri Harry Potter'ın son kitabının ilk filmi olan Deathly Hallows öncesi, sırası ve sonrasında aklımda kalanları madde madde özetlemek gerekirse - ki gereklilikten değil de canım öyle istediği için yapıyorum - şöyle bir liste çıkıyor ortaya:
- Benim film seçimlerime istisnasız uyan arkadaşlarımla ayrı şehirlerde yaşıyoruz sene itibariyle. Bu yüzdendir ki sinemaya kardeşim ve onun sınıf arkadaşı ile gittim.
- 17.00 seansına istediğimiz yerden bilet alabilmek için 12.15 de evden çıktık. Film izleyeceğimiz yere yarım saatte vardığımız düşünülecek olursa böyle birşeyi pek sık yapmadığımı söyleyebilirim. Hatta daha önce hiç yapmadım.
- Otobüste kardeşimin yanında oturan bayanın bana yer vermeden önce " Ben birazdan ineceğim. Şöyle geçeyim de arkadaşının yanına otur " demesi beni mest etti. Not: Kardeşimle aramızda yedi yaş var.
- Filmin başlamasından yarım saat sonra meydana gelen görüntü kayması nedeniyle zorunlu ara verilmesi beni sinir etmiş olsa da devamında filmi iki saat kesintisiz izleyince mutlu oldum.
- Nagini adındaki devasa yılanın film esnasında beyazperdeden fırlayacakmış gibi bir hareket yapması sonucu önümde oturan kazık kadar kızların yerlerinden zıplaması kısa bir süre konsantrasyonumun bozulmasına neden oldu. Onların haline gülmekle meşgul olan kardeşimin de pek yardımcı olduğu söylenemez. Gülmek bulaşıcı ne de olsa.
- Eve geldiğimizde saat 21 civarıydı. Bu demektir ki bir film için sekiz buçuk saat dışarıda olmaya razı gelmişim. Ankara'dan sonra alışveriş merkezinde fazla kalmaya dayanamaz hale gelmiştim lakin bazen istisnalar olabiliyormuş.
- Günün sonuna damgayı vuran kişi babam oldu. Erken dönmüşüz. Eve dönüş saatlerime karışmamakla birlikte daha da gecikebileceğime yönelik sözler sarfetmezdi de şaşırdım. The Tourist filmi için gece seansına mı bilet alsam acaba?..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder