27 Şubat 2012 Pazartesi

Reşat Nuri Güntekin - Acımak

" Acımak... Ben insan ruhlarındaki derinliğin ancak onunla ölçülebileceğine kaniyim. Evet, dibi görünmeyen kuyulara atılan taş nasıl çıkardığı sesle onların derinliğini gösterirse başkalarının elemi de bizim yüreklerimize düştüğü zaman çıkardığı sesle bize kendimizi, insanlığımızın derecesini öğretir... "

" Ben zannediyordum ki ömürlerimizin teknesini istediğimiz sahile götürmek için yalnız onun dümenini ele almak kâfidir... Şimdi anlıyorum ki değilmiş... Yollar görünmez kayalarla doluymuş... Onlara çarpmamak lazımmış... Daha fenası gizli cereyanlar varmış ki insan onlara kapıldığı zaman yolun değiştiğini, gittikçe uzaklaştığını farkedemezmiş.. Tâ kendisini başka sahillere düşmüş görünceye kadar...

Bakış açısı göründüğünden daha tehlikeli bir olgu. İnsanı feci şekilde aldatabilir hem de en ufak şüphe kırıntısına yer bırakmadan. Acımak bunu en acı şekilde doğruluyor. Nasıl mı? Kitabın ana karakterlerinden Zehra öğretmen ve babası Mürşit'in ağzından anlatılan olaylarla tabiî. Evvela babasının ölüm döşeğinde olduğu haber aldığı halde onu ziyarete gitmek istemeyen bir karakterle karşılaşacak ve bu denli acımasız oluşuna anlam veremeyeceksiniz. Nedenlerini sıraladığında ise kendisine hak vermeniz kuvvetle muhtemel. Hemen ardından kızımızın sıraladığı sebeplerin nasıl meydana geldiğini ve bunların başkalarına nasıl yansıdığını birinci elden yani babasının cümlelerinden okuyacaksınız. Sonra da şöyle diyeceksiniz: Gerçek bazen görünendir; çoğu zaman ise görünenin gölgesinde kalan. Az kalsın unutuyordum. Bir yandan da dönemin memuriyet yaşamına tanık olacaksınız. O zamandan bu zamana neler değişmiş/değişmemiş göreceksiniz. 

Okuyacağım satırlar Reşat Nuri Güntekin'in kaleminden dökülmüşse on üzerinden beş puanı konduruyorum hemencecik kitabın kapağını açmadan. Bazılarına doğru gelmeyebilir eli açık davranışım lakin bu " bazıları " muhtemelen yazarın eserlerine aşina olmayanlardandır değil mi? Öyledir öyledir. Twitter'da yazmıştım. Bir kere de burada yazayım da çift dikiş olsun, sağlam olsun. Boşa kalem oynatmaz üstad. Kapısına gelen okuyucuyu eli boş göndermez. Daimi hayranıyım. Diğer eserlerine talibim. Eh, bu kadar yazdıktan sonra Acımak'a - haddim olmayarak - on üzerinden on puan verdiğimi yazarsam şaşırmazsınız herhalde. 

Not: Beni Acımak ile tanıştırıp okuma yolunda muhtemel bir gecikmenin önüne geçen Özge'ye içtenlikle teşekkür ediyorum. Yönlendirmelerine açığım.  


2 yorum:

  1. Yazdıkların bende de merak uyandırdı, en yakın zamanda okumaya karar verdim :)

    YanıtlaSil
  2. Çok doğru bir karar verdin Özgecan. Okuduğunda yorumunun ne olacağını merak etmeye başladım bile. Demem o ki fazla merakta bırakma beni ^^

    YanıtlaSil