19 Haziran 2012 Salı

Vampir Günlükleri: Üçüncü sezonu da devirdik. Dördüncüsü ne zaman?

photo credits: www.cwtv.com

Arzum dışında oluşuveren ve ayak uydurmak durumunda kaldığım meşguliyetlerin ardından nihayet serbestim. İstediğim zaman istediğim şeyi yapabiliyorum. Altı çizili yere dikkat lütfen. Bir de şu var: Oh be! Dünya varmış. Bu yazıyı yazarken uzanıyor olmama ve yanımda koca bir selpak yığını bulunmasına rağmen hem de.

Spoiler vermek gibi bir niyetim yok. Bunu belirteyim ki yazıyı okuyan sizler rahat birer soluk koyverin. Gergin gergin gezdirmeyin bakışlarınızı satırlarda nerede açık vereceğimi düşünerekten. Ben çektim bu durumu, siz çekmeyin hesabı.   

Bedenimde soğuk algınlığının filizlendiği şu günlerde seçeneklerim virüsler yüzünden kısıtlandığı için oturdum Vampir Günlükleri'nin üçüncü sezonunu izledim. Üç gün içerisinde yirmi iki bölümü mideye indirdim ama henüz sindirmedim. Bünyeme aşırı dozda Damon ( Ian Somerhalder ) aldığım için endişelenmiyor değilim fakat bir problem yok yeni sezonu bekleyenler kervanına katılmış olmam haricinde.

Üçüncü sezonun hareketli geçeceğinin sinyalleri ikinci sezonun final bölümünde verilmiş olmasına rağmen bu kadarını beklemiyordum itiraf etmek gerekirse. Her bölümü soluğum kesilmiş vaziyette izledim desem ne demek istediğimi anlar mısınız? Anlarsınız. Klaus ( Joseph Morgan ) ortamı şenlendirdi diyorum azizim. Şahsen tuttum kendisini. O ve şürekâsı sayesinde yirmi küsür bölümün gözlerimin önünden nasıl geçtiğini farkedemedim. Alakasız olacak ama kendisini Kıvanç Tatlıtuğ'a benzetenler var mı aranızda? Ben benzetiyorum da yüzde altmış pay vererekten. Bu payın büyük çoğunluğu sarışın oluşundan kaynaklanıyor olsa da bir andırma durumu var. Bence. Neyse. Klaus diyordum, böyle bir karakterin üçüncü sezonu şenlendirmesi iyi oldu diyordum. 

Bilen bilir, bilmeyen birazdan öğrenir. Vampir Günlükleri'ni birine tavsiye ettiysem ilk söylediğim cümlelerden biri şudur: Damon'ın kontenjanı dolu. Diğer bir deyişle, Elena ( Nina Dobrev ) merkezli bir taraf tutma söz konusu diziyi izleyenlerde ya Damon'ı ya da Stefan'ı ( Paul Wesley ) destekleme şeklinde. Benimki belli. Kontenjan meselesi işin şakası tabiî. Ian Somerhalder bizzat kendisi olarak sevilesidir ki bunu ergen bakış açısı ile söylemediğimi belirtmekte yarar var. Vampir Günlükleri'nde canlandırdığı karakterle milyonların gönlünde taht kurduğunu inkar edecek değilim fakat asıl olay Ian Somerhalder olarak krallığını pekiştirmiş oluşudur. Az biraz mercek altına alırsanız ne demek istediğimi anlarsınız. 

Gelelim açık vermeden üçüncü sezondan az biraz bahsetme işine. Malum, ikinci sezonda Stefan kardeşlik bağı sebebiyle kendini Klaus'un ellerine teslim etmişti. Eh, birlikte sindirmesi zor şeyler yaptıkları bir gerçek. Bugüne dek gözümüze sokulan Stefan imajı yüzünden hep ikilemde kaldım ben. Çoğu zaman şüpheci yaklaştım acaba kendi isteğiyle mi yapıyor tüm bunları yoksa bir planı mı var diyerekten. Eh, cevabımı da aldım. Damon uzun zamandır Elena'ya gönüllü korumalık yapıyordu lakin üçüncü sezonda Stefan'ın yokluğu mesaiye kalmasına neden oldu. Aynı durum gönül mevzusunda da mesai yapmasına yol açtı ve kendisinin bu durumdan şikayetçi olmadığı diziyi seyredenlerce öngörülebilecek birşey. Elena'nın seçimini kimden yana yapacağı ise tam bir muamma son bölüme kadar. Bir de bu sezonda kimlerin bizlere veda edip kimlerin hayatta kalacağı sorusu var ama seyretmeden bilemezsiniz. Benden söylemesi.

Dördüncü sezonda görüşmek dileğiyle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder