8 Ağustos 2010 Pazar

So Happy I Could Die

Yok arkadaşım, sen beni yanlış anladın. Yazacaklarımın Lady GaGa ile alakası yok. Sadece bugünkü ruh halimi nasıl dile getirsem diye düşünürken aniden aklıma düşüverdi şarkısının ismi. Evet, son derece mutluyum! Neden mi? E, ben de bunu anlatmak için buradayım ya zaten.Hemencecik sadede gelmeden daha geçmiş zamanlara ufaktan değineceğim müsaadenizle. İşte, başlıyorum.

Bildiğiniz veyahut bilmediğiniz gibi bu yaz geçen bütün yazlardan farklı olarak Karadeniz'in gülü, çayın anavatanı, meşhur Anzer balı ve yeşil gelinliğiyle milyonları büyüleyen Ayder yaylası ile gönüllerin incisi olma yolunda ilerlemeye devam eden memleketim Rize'ye gitmek yerine İstanbul'da kalmayı tercih ettim. Üstüne bir de yapılacaklar listesi hazırladım. Şimdi, vakit listedeki her bir maddenin yanına " yaptım " manası taşıyan tik işaretleri atma vaktidir.

Benim bir de belirsiz bir zaman dilimine yaydığım planlar var. " Bir gün " listesi adı altında topluyorum kendilerini. Misal, bir gün Murathan Mungan'ın bir eserini satın alıp okuyacağım. Bu ve bunun gibi örnekleri çoğaltmak mümkün lakin ben bugün gerçekleştirdiklerim üzerinde durmak istiyorum. Ta bahar aylarından itibaren Süleyman Faruk Göncüoğlu - İstanbul'un İlkleri Enleri kitabı üzerinde yoğunlaşmışken nihayet bugün artık benim kitaplığımın malı oldu kendileri. Tabii D&R a girince her zamanki gibi gözüm döndü ve tek kitapla yetinemedim. Yanında bir de Halide Edib Adıvar - Handan ve Sunay Akın - Önce Çocuklar ve Kadınlar adlı iki güzide eseri daha edindim. Aslında Sunay Akın'ın İstanbul'un Nazım Planı adlı eserinde gözüm vardı ( bunun için kitap hakkında yazısı olan arkadaşım Özge'ye teşekkürler ) lakin son anda kendisinin " bir gün " listemde biraz daha beklemesi gerektiğine karar verip - aslında sırf diğeri daha kalın diye - öteki eseri aldım. Velhasılıkelam, kitaplığıma üç tane yeni, gıcır gıcır kitap kazandırdım. Bu benim için aynı zamanda üç adet pırıl pırıl dost manasına geldiği için mut-lu-yum!

Başlığa sebep teşkil eden bir diğer şey de yeni bir müzekart sahibi oluşum ve vakit kaybetmeden kendisini Topkapı Sarayı ve İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde kullanışımın verdiği mutluluk. Topkapı Sarayı'nda NTV Tarih okurken rastgeldiğim, bununla yetinmeyip feci derecede göz koyduğum, sosyal sitelerde kendisinin reklamını yaptığım Akrep ve Yelkovan sergisine gittim. Saatlerdeki işçiliğe - özellikle II. Mahmud'a hediye edilen saatteki İstanbul manzarası'na - hayran kaldım. Bütün sorumluluk şu cümleye aittir: " Serginin başyapıtları arasında Breguet'in Sultan II. Mahmut'a özel yaptığı, dünya saat şaheseri olarak bilinen '' Pendule Sympathique '' bulunuyor. " Gittim, gördüm ve sonuna kadar hak veriyorum! Siz de hak verebilesiniz diye buraya fotoğrafını koydum.


Yazıma burada son verirken diyeceğim şudur: Eğer gün gelir de Arkeoloji Müzesi'ni ziyaret etmek niyetindeyseniz bu etkinliğin tüm gününüzü alabileceğini hesaba katınız. Bunu göz önünde bulundurmazsanız benim gibi yorgunluktan bitap düşüp geziyi yarıda kesmek durumunda kalabilirsiniz.

Sevgiler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder