25 Şubat 2010 Perşembe

Bitirdin beni 'Gece Evi' serisi...


Sabır denilen erdemden nasibinizi almamışsanız henüz, büyük olasılıkla Mısır'daki hiç tanımadığınız bir yakınınızdan kalan yüklü bir mirasa konmamışsanız eğer şu an bu yazıyı okumanız sizin yararınıza olacaktır. Günün birinde kitaplarla çevrili bir dünyada -D&R tavsiyemdir- gezinirken gözünüz seri halinde yayınlanan bir romana takılırsa vakit kaybetmeden bulunduğunuz bölümden on adım uzaklaşmanızı tavsiye ederim. Zira serinin bir kitabını okuduktan sonra ikincisini okuyabilmek için aylarca beklemeniz gerekecektir. Ki bu çoğu zaman sabır gerektiren bir durumdur. Seriyi kendi kitaplığınızda bütünüyle bulundurmak gibi olası bir isteğe sahipseniz günümüz şartlarında cebiniz bayağı delinecektir. Ki bu da maddiyat gerektiren bir durumdur. Tabi "arkadaşlarımla takılmak yerine evde oturur, kitaplarımla vakit geçiririm daha iyi" şeklinde bir düşünceye sahip olanlardansanız söyleyecek sözüm yok.

Ekim sonlarında Ankara/Ankamall/D&R da gezinirken -saadet dolu anlar geçirirken- bakışlarım 'Gece Evi' serisinin ilk romanı İşaret'e kilitlendi. 'Alacakaranlık' - Edward Cullen sayfalardan fırlayıp yüreğime konuk olsun- serisini yeni bitirmiş bir bünye olarak, vampirlerin kana susamasına benzer bir arzuyla kitap okumaya susamıştım. Yeni bir vampir serisi yeni bağımlılık demekmiş, bir an için unutuverdim ve İşaret kitabını kollarımın arasına alıverdim. Serinin on küsür kitaptan oluşacak şekilde planlandığını bilseydim kapağına dokunmadan önce düşünürdüm büyük ihtimalle. Ne yazık ki seçimimi yapmıştım. Dönüş yoktu artık benim için. O günden bu yana en çok söylediğim söz şu oldu: Elveda aktivite dolu haftasonları, merhaba okuma saatleri!

Dipnot: Harry Potter serisini tenzih etme ihtiyacı hissediyorum. J.K. Rowling yedi kitaplık bir seri oluşturarak tamamladı işi. Nice yedilere demeyi çok isterdim oysa ki!..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder