19 Haziran 2010 Cumartesi

Yeşilçam Klasikleri - Boş Çerçeve (1969)



"Birbirini merak eden iki ayrı dünya gibiyiz. Mektuplarla tanışacağız. Siz bir şehir çiçeğisiniz, ben dağlara alışık bir kara çalı. Siz nazlı bir kızsınız, ben sert rüzgarların kabalaştırdığı bir garip adam. Siz kalabalıkların insanısınız, ben yalnızlığın. Tek dostum vahşi tabiat benim. Gerçeği söylemek zorundayım size. Ben sevmeyi, sevilmeyi bilmeyen bir insanım ve hayatımı kendine bağlayacağım kadını, aşkımın kadınını arıyorum."

Az evvel Ferit'in, annesinin vasiyeti üzerine, tanımadığı halde evlenmek yükümlülüğünün bulunduğu - bir nevi beşik kertmesi de diyebiliriz aslında - Arzu isimli bayana yazdığı ilk mektuba ait cümleler okudunuz. Peki, bu cümleleri sıralayan kalemin sahibine karşı içinde bir his uyanan kişi Arzu değil de kardeşi Alev olursa ne olur dersiniz? Cevap basit. Ya roman olur veyahut film. Ertem Eğilmez'in yönetmenliğinde, başrollerde Kartal Tibet ve Hülya Koçyiğit'in isimlerinin geçtiği, biz nostalji severler için harikulade bir film olmuş nitekim.

Filmin senaryosunda kilit taşı Ferit karakteridir. Babasından kendisi henüz bebekken verilmiş bir izdivaç sözünü ilk duyduğu sefer hiç görmediği, tanımadığı bir kızla sırf mektuplaşarak evlenemeyeceğini kat'i bir surette dile getirmesine rağmen ölmüş annesinin olaya dahil olmasından ötürü boyun eğmiş, Arzu'ya yukarıda okuduğunuz satırları karalamıştır. Arzu da tıpkı Ferit gibi böyle bir izdivaç düşünmediğinden mektuba kendisi adına kardeşinin cevap vermesini ve kendisini bu işten kurtaracağını düşünerek dış görünüşünü kötülemesini ister. Ferit'in satırlarından etkilenen Alev ise, aksine, mektuplaşma işini bitirmek yerine sürdürmeye karar verir. Böylelikle iki genç henüz birbirlerini görmedikleri halde aşk ateşi ile yanmaya başlarlar. Öyle ki Ferit babasının başında bulunduğu şirketin yıllık toplantısına raporlar yerine Alev'e yazdığı mektubu götürür. Tam tersine, Alev'e de inşaat raporlarını postalar. İşte size Ferit'in rapor diyerek ortaya sunduğu kağıtların okunması sırasında yaptığı hatayı fark ettiği ana dair bir kare:

Filmin ilk elli dakikası (ki bu süre zarfında Ferit Alev'in Arzu olmadığını öğrenmiştir) yukarıda bir örneğine şahit olduğunuz romantik komedi tarzında ilerlerken Ferit'in - kilit taşı olduğundan sebep ismini bolca anıyorum yoksa Kartal Tibet'e hayran olduğumdan değil, desem de inanmayın - akciğerlerinden birinin iflas etmesi ile her şey altüst olur. Yaşayacak birkaç ayı kalmıştır ve bu süreci sevdiği ile birlikte olarak değerlendirmek yerine, onu kendisinden uzaklaştırmak için çareler düşünüp pratiğe dökerek geçirmeye karar vermiştir. Ölecek olmasından ötürü Alev'in acı çekmemesini istediğinden kızı kendisinden soğutmak ister ve bunu da asıl evlenmesi gereken kişi olan Arzu ile tanışıp onu kendisine aşık ederek başarmak için çabalar. Arzu kız kardeşinin aşık olduğu insanı tanımadığı için bir partide karanlıklar içerisinden ansızın çıkıp gelen ve kendisini peri padişahının oğlu olarak tanıtan Ferit'e abayı yakar.

Alev ablasının sevgilisinin aşık olduğu adam olduğunu öğrendiğinde Ferit'in kendisinden ayrıldığı zamandan bu yana çektiği acılar daha da artar. Öyle ki odasında sakladığı çerçevelenmiş fotoğrafını alıp yere atar ve şöyle der: " Artık hiç kimseyi sevmeyeceğim. Hiç. Hiç kimseye inanmayacağım. Bundan sonra hayatım bomboş geçecek. Kalbim bomboş olacak. Tıpkı bu çerçeve gibi. Tıpkı bu boş çerçeve gibi."

Böyle demiştir demesine ama yüreğine bir türlü söz geçirememiştir. Ferit, Alev'in kendisini unutması için nefretin yeterli gelmeyeceğini anlayınca amca oğlu Necdet'ten ona izdivaç teklif etmesini ister. Kuzeni Ferit'in isteğini yerine getirir ve Alev ile düğün hazırlıklarına girişirler. Evlenecekleri gece evlerine Arzu'ya yazılmış bir mektup gelir. Ferit, gerçekte Alev'i sevdiğini ve ölecek olmasından ötürü ondan uzaklaştığını, yine aynı sebeple Arzu'yu kullandığını itiraf eder. Bunun üzerine Arzu vaziyeti hemen oracıkta Alev'e anlatır. Hakikati öğrenen Alev gelinliği ile sokağa fırlar ve Ferit'in evine doğru yol alır. Fakat geç kalmıştır. Ferit yatağında değil toprağın altında yatmaktadır. Sevdiğinin mezarı başında ağıtlar yakan Alev dağarcığımıza şu eşsiz sözü katarak oracıkta intihar eder ve Ferit'e kavuşur: " Sen bensiz ölebildin ama ben sensiz yaşayamam. "


Boş Çerçeve, izlediğim Yeşilçam filmlerinden kalbimde en çok yer edenler arasında ilk sırada yer alıyor. Romantizm, komedi ve trajedinin etkileyici bir birliktelik oluşturduğu senaryosu ve karakterlerin hakkını veren oyunculuklar sayesinde yüzlerce kez izlesem dahi bıkmam. Tıpkı Esin Engin'in parmağının olduğu Kalbimin Efendisi adlı parçanın enstrümantal versiyonu ve Belkıs Özener'in hayat kattığı, filmle aynı adı taşıyan Boş Çerçeve'den oluşan film müziklerinden bıkmayacağım gibi. Yazımı burada noktalarken filmi izlememiş olanlara bir çift sözüm olacak: Hala ne bekliyorsunuz?

1 yorum:

  1. Merhabalar;

    Yeşilçam klasiklerini yazan birini bulmak çok hoş oldu sabah sabah... Ben de Boş Çerçeve'yi seyrederek çözümlemeye başlamıştım ki tesadüfen blogunuza rast geldim.

    Ben de blogumuzda (ayseninkitapkulubu.blogspot.com) zaman zaman zaman yazıyorum daha fazla yeşilçam filmi paylaşmak ümidiyle...
    Sevgiler
    Billur

    YanıtlaSil