16 Temmuz 2010 Cuma

Dehşet Senfonisine Hoşgeldiniz?!

Nihayet bitti. Onunla birlikte ben de bittim. Bir aralık aşırı dozda kitap yüklemesinden gideceğimi bile düşündüm. Çünkü bugün son sayfaları okurken kelimeleri bulanık görmeye başladım. Sanırım bir süreliğine kitap okuma işine ara versem iyi olacak. Onun yerine elimde biriken NTV Tarih dergilerini okurum ya da ne bileyim, tümden yazma işine veririm kendimi. Her neyse. Sözü sakız misali uzatmadan konuya gireyim ben.

Bram Stoker isimli yazarın evvelce hiçbir kitabını okumuşluğum yok. Tavsiye eden bir arkadaşım da yok. Sırf bu aralar popüler olan vampir serilerinden ( bkz. Twilight serisi, Gece Evi serisi vb. ) farklı olabileceğini düşünerek - malum 189o da yazmaya başlamış yazar - Dracula adlı romanı minik kitap koleksiyonuma ekledim. Kapağında yazan " Dehşet Senfonisine Hoşgeldiniz!.. " yazısından ötürü mü yoksa yine kapakta 1931 senesinde çekilmiş sinema uyarlamasında başrolde oynayan Bela Lugosi isimli aktörün gerçekten de dehşet yansıtan yüz ifadesinden dolayı mı büyük bir beklenti içine girdiğimi tam olarak bilemiyorum. Bildiğim bir şey varsa o da hiç ürpermediğimdir. Yazıldığı dönemde insanları çok etkilemiş olmasını doğal karşılıyorum tabii. Ne de olsa o vakitler vampir furyası denen akım bu denli coşmamıştı ( diye tahmin ediyorum ) . Oysa ben lise çağlarımdan beri Buffy the Vampire Slayer olsun, Angel olsun, türevleri olsun birtakım dizileri izlemiş, birtakım vampir serilerini okumuş, birkaç vampir konulu film izlemiş bir insan olarak bir türlü kitaba kendimi verip yusuf yusuf moduna geçemedim. Sayfaları çevirirken paranoyaklaşıp siyah pelerinli biri aniden yanımda belirirse diye sağıma soluma bakınmadım.

Eser, isminden de anlaşılacağı üzere Dracula isimli vampirin etrafında kurgulanmış. Etrafında kurgulanmış derken gerçekten de etrafını kastediyorum. Çünkü Dracula'nın gözünden anlatılan hiçbir şey yok. Ben isterdim ki onu yok etmek için and içmiş insanların günlük tarzındaki yazılarının yanında bir de Dracula'nın ağzından neler yaptığını öğreneyim. İşte o vakit gerçekten de dehşet senfonisi bu kitap diyebilirdim. Fakat ben Dracula'nın aksiyonlarını beklerken, beklentime çok az cevap verilmiş olduğunu, asıl meselenin Dracula'nın ne olduğunu keşfetme ve ardından onu yok etme planları üzerine döndüğünü öğrenince okuma isteğim tuzla buz oldu. Son altı sayfa kalmış bitirmeme, o halde bile sürüdüm kitabı bir gün. Gerisini siz düşünün artık. Ha, okumayın mı demek istiyorum? Katiyen! Gotik edebiyattan zevk alan birisiyseniz ve günümüz vampir romanlarına henüz sardırmamışsanız mutlaka okumalısınız. Türünün klasiği sayılıyor ne de olsa. İlginç bir not da aktarayım hemen. Bram Stoker bu eseri yazarken Kazıklı Voyvoda olarak da bilinen III. Vlad'dan etkilenmiştir. Kendisi esirlerini kazığa oturtup işkence çektirerek öldürmekle ünlü bir şahsiyettir. Ayrıntılı bilgi için Vikipedi emrinize amadedir.

Son olarak şunu söylemek istiyorum. Kötü yazılmış klasik yoktur. Yanlış zamanda okunmuş klasik vardır. İnci sözlerimden olsun bu benim ya sevdim.

Sevgiler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder