3 Temmuz 2010 Cumartesi

Önüm arkam sağım solum Twilight!


Bir hafta içerisinde Twilight serisinin tüm kitaplarını elden geçirdim desem inanır mısınız? Yoksa " Hadi oradan sen de " diye mi geçirirsiniz içinizden? Veyahut " Okuduysan ne olmuş yani? Birşey mi kazandın? " mı dersiniz sessiz bir biçimde? Tepkiniz ne olursa olsun diyeceğim tek söz şudur : Ne yapayım! Ben böyleyim.

Bugünlerde kendimi Twilight fanusu içerisinde yaşıyormuş gibi hissediyorum. Gün içerisinde yapmak zorunda olduğum yükümlülükleri hallettiğim zamanlar haricinde fanusun içine çekilip Alacakaranlık alemine dalış yapıyorum. Bazen kendimi öyle kaybediyorum ki satırlarda yazılı hislerin izlerini ruhumda yakalıyorum. Yetmiyor, üzerine bir de hali hazırda çekilmiş filmlerini izliyorum. Takdir edersiniz ki şu anda gösterimde olan Eclipse için sinemaya gitmek fikri zihnimi kurcalamakta haliyle. Bu isteğim sadece Twilight serisine özgü değil aslında. Okuduğum kitaplardaki karakterlerin beden bulmuş hallerini sinema ve televizyon uyarlamalarında görmek benim için bir nevi hobi. Çünkü roman okurken yazılanlara göre karakterlerin yüzlerini oturtmak hayal gücümün dışında kalıyor. İzlediğim yapımlar bu boşluğu doldurması açısından fayda sağlıyor.

Serinin son kitabını bitirmeme az kaldı. Ardından hemen Bram Stoker'ın Dracula'sı ile vampir doğasını zihnimde daha doğru bir yere oturtmayı deneyeceğim. Kardeşimin odaya asmış olduğu devasa Eclipse film afişini - yazının girişindeki ile aynı - görmezlikten gelebilirsem tabi!

Dipnot: Yazıyı yazarken başka tür bir kan emici ayaklarıma dadandı. Biraz evvel kendisini öldürmek durumunda kaldım ama pişman değilim. Kaşınmaktan nefret ediyorum!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder