26 Ekim 2010 Salı

Ev kazaları vol. 1: Ocağı yakmak isterken kendi saçlarını tutuşturmak

Dersin Adı: Kimya

Dersin Konusu: Yanma Tepkimeleri
Süre: Göz açıp kapayıncaya dek geçen zaman
Öğretmen: Benden Ev Hanımı Olmaz

Yanma tepkimelerine girişin en tehlikelisi tepkimeye girenler kısmına balıklama dalmaktır. Nasıl mı bu kadar emin olabiliyorum? Çünkü bizzat kendim " girenler " tarafına dahil oldum. Gönül isterdi ki katalizör misali tepkimeyi etkileyeyim ama ben ne kimyasal ne de fiziksel bir etkiye maruz kalayım lakin herşey biz insanların istediği gibi olmuyor sayın okuyucu. Şimdi gelin, hep birlikte tepkimenin hangi şartlarda ve ne şekilde gerçekleştiğini öğrenelim.

Yağmurlu bir sonbahar günüydü. Uzunluk bakımından Rapunzel ile yarışacak duruma gelmelerine ramak kalmış saçlarımı bıcı bıcı yapmış, taramakla meşguldüm. Annemle aramızda şöyle bir sohbet geçti:

Bendeniz: İyi ki Elidor kullanıyorum anne. Yoksa bu saçları böyle rahat tarayamazdım.
Annem: Kestir saçlarını sen de kızım. Gereğinden fazla uzadı zaten.
Bendeniz: Ne diyorsun sen anne? Sokağa çıkıp yüz kişiye sorsan doksan sekizi ( gerçekten de aynen böyle dedim ) kestirmeme karşı çıkar.

Doğrudur. İnsanlar uzun saçlarınızı kestireceğinizi söylediğinizde size katilmişsiniz gibi bakarlar. " Ben hayatta kıyamam. Sen nasıl kıyabileceksin? Kuaföre gidip uçlarını aldırmak istediğini söylesen kısaltırlar. Yazık olur. " nevinden sözler söylerler. Neyse. Konumuz bu değildi.

Efendim, annemle aramızda geçen bu minik muhabbetin üzerinden yarım saat kadar bir süre geçti. Acıkmıştım. Midenin gönlü yemekten geçer diyerek mutfağa yöneldim. Ocağın üzerinde duran tenceredeki yemeği gözüme kestirdim. İşte ne olduysa bundan sonra oldu. Hem de çok kısa sürede oldu. Tencereyi ocağın ön kısmında, en yüksek derece alevin üzerinde pişirmeye niyetlenmiştim. Yaptığım ilk hata tencereyi üzerine koymadan ateş yakmak oldu. İkinci ve en büyük hata ise yemeği oraya yerleştirmek için ocağın üzerine eğilmekti. Tazecik, körpecik saçlarımı gören ateş heyecandan büyüdü. Henüz ne olduğunu anlayamadan saçlarım alev aldı. Hani yanan odundan çıkan ses vardır ya - ki ateşle aranızda güvenli bir mesafe olduğunda çok tatlı gelir - aynen öyle bir melodi eşliğinde alevler saçlarımı sarmaya başladı. Minik bir çığlık attıktan sonra soğukkanlılığı ele alıp iki seçenek düşündüm. Ya saçlarımı suya tutacaktım veyahut kolumu üzerine koyarak eşofmanım vasıtasıyla üzerini örtecektim. Çeşmeye yönelip suyu açmak artı başımı oraya eğmek zaman kaybına neden olabileceğinden ikinci seçeneği tercih ettim. Bir iki garip kol hareketi yaparak alevleri söndürmeyi başardım. Tabii bunda kurutmama rağmen hala nemli kalan saç tutamlarının katkısı da var.

Böyle uzun uzadıya anlattım ama tepkimenin başlayıp bitmesi on saniyeden fazla sürmedi. Denklemin girenler kısmındaki saçlarımın bir kısmı kül misali ürünlere dönüşerek mutfak fayansının üzerine serpildi. Saçlarımla ortak yaşam sürmek ister gibi hali olan diğer yanıkları ise şampuan ve suyun harika bileşimi sayesinde yok etmeyi başardım. Ama şu yanık kokusu var ya işte ondan kurtulana kadar canım çıktı. Bir dakika! Snif, snif! Hala kokuyor mu ne?! Tepkimeyi ufak hasarla atlattıktan sonra çok güldüm. Fakat yazmadan geçemeyeceğim: Verilmiş sadakam varmış.

2 yorum: