13 Şubat 2011 Pazar

Secret Garden

Başrollerini Hyun Bin ve Ha Ji Won'un paylaştığı fantastik öğelerle kaynaşmış romantik komedi tadında bir drama izledim geçen hafta. Oyuncuların isimlerini rahat bir biçimde yazmış gibi görünüyor olabilirim ama Ha Ji Won'u ilk defa izledim. Hyun Bin'i de ilk defa izlediğimi sanıyordum. Rol aldığı yapımların arasında A Millionaire's First Love filmini görünce haliyle gözlerim fal taşı gibi açıldı. Yetmedi, ağzım açık kaldı. Görsel hafızama güveniyordum ta ki izlediğim filmin başrol oyuncusunu hatırlamadığımı farkedene dek...

Dizilerden çok yüksek beklentilerim yoktur. Zor beğenen bir insan da değilim. Bir saatlik süre boyunca geriye kaç dakika kaldığına bakmıyorsam o dizi benim için sonuna kadar izlenilebilir bir yapımdır. Secret Garden'ı seyrederken aynen böyle oldu. Yirmi bölümlük dizinin ilk on altı bölümünde epey bir kahkaha attım. Final bölümü öncesindeki üç bölümde ise senaristler insanları gülmekten öldürme endişesine kapılmış olsalar gerek ki birden yüz seksen derece dönüş yapıp drama geçiş yaptılar. Ama bilmiyorlardı ki artık bunun için çok geçti. Pek etkilenmedim. Hyun Bin deli gibi ağladığında bile... On altı bölümün verdiği bir kahkaha fırtınasının etkisini üç bölümde silmek mümkün olmadı zira.

Neyi anlatıyor diye soracak olursanız bizim Yeşilçam filmlerindeki gibi bir zengin oğlan&fakir kız öyküsü derim. En önemli farklılık ise oğlan ve kızın ruhlarının dönem dönem yer değiştirmesi. Daha ilk bölümden pattadanak diye aşk giriyor işin içine. Bu açıdan insanı kıvrandıran bir tarafı yok. Koltuğunuza yaslanıp rahat rahat izleyebiliyorsunuz. Ben öyleydim şahsen. Velhasılıkelam, Güney Kore yapımı dramaları seviyorsanız, dahası bol kahkaha atmak istiyorum diyorsanız listenize Secret Garden'ı da eklemeyi unutmayın.

Dipnot: Eksiklik falan ama ne güzel şeydir yanaktaki gamze. Hele de söz konusu gamze Hyun Bin'e aitse. Böyle eksikliğe can kurban dedirtiyor insana yani o derece.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder