5 Mart 2012 Pazartesi

Ağaçsız Dağ/Treeless Mountain

 
photo credit: www.rottentomatoes.com

Az gittim, uz gittim; dere tepe düz gittim. Arkama dönüp bakınca bir de ne göreyim? Meğer onca zaman film izlememişim. Belki bir süre daha böyle devam ederdim lakin arkadaşlarımdan biri geçenlerde televizyonda Korelilerin oynadığı bir filmin gösterileceğinin haberini verince google arama motoruna Ağaçsız Dağ yazmadan duramadım. Bir süre o siteden bu siteye atlayıp durdum. Nihayetinde kararımı verdim. Filmi izleyecektim. Televizyonda dublajlı olarak gösterileceğini bildiğim için filmin etkisinin daha en baştan yarıya düşmesine gönlüm razı olmadı ve el değmemiş halde olanını seyretmek niyetimi alıp zihnimin açıkta kalan yerlerinden birine yerleştiriverdim. Üzerinden bir hafta geçti geçmedi derken sonunda oturup izledim Ağaçsız Dağ'ı.

photo credit: www.rottentomatoes.com

Film fotoğrafta gördüğünüz iki kızkardeş ve büyüğünün elindeki domuz kumbarası üzerine inşa edilmiş desem olur mu ki? Hmm... Yine de biraz detaya girmekte fayda var. Spoiler vererek izleme niyetinde olanların canını sıkmamaya gayret edeceğime dair söz verdikten  - yarım yamalak mı oldu ne - sonra işe koyuluyorum o halde. Efenim, 2008 yılında Güney Kore-Amerika ortak çalışmasının bir ürünü olarak ortaya çıkan Ağaçsız Dağ bir annenin babayı aramak için yollara düşmeden önce çocuklarını çevirmene göre büyük teyzelerine bana göre büyük halalarına emanet etmesiyle ahenk kazanıyor. Ahenk dedim diye filmin macera havasına büründüğü sanılmasın. Yok öyle birşey. Demek istediğim anlam kazandığıydı. Sizi duyamıyorum ama bu konuda anlaştığımızı varsayarak devam ediyorum daha fazla batırmadan yazımı. Anne çocuklarını bırakmadan önce ellerine kocaman bir domuz kumbarası vererek " Eğer büyük teyzenizin/halanızın dediklerini yaparsanız ve sözünden çıkmazsanız size her gün bozuk para verecek. Onları bu kumbaraya atın. Dolduğu zaman benim sizi almaya geleceğim zaman olacak " der ve olaylar gelişmeye başlar.


photo credit: www.rottentomatoes.com

Kısa bir süre sonra büyük teyzenin/halanın verdiği bozukluklarla kumbarayı doldurmaya çalışırlarsa annelerinin erken dönmeyeceğine karar veren büyük kardeş Jin otluklardan çekirge toplayıp onları kızartarak - bu esnadaki görüntüler hiç hoş değil ama elden birşey gelmez - okul öğrencilerine satmaya başlar. Yine de kumbara istediği kadar hızlı dolmamaktadır. Bir gün küçük kardeş Bin kendisine pirinç keki almak için ablasından gizli kumbaradan bozuk para alır ve satıcıya gider. Karşılığında eline bir sürü minik bozuk para geçtiğini görünce ablasına koşar ve " Hem pirinç kekim oldu hem de eskisinden çok daha fazla bozuk param " der. Bunun üzerine Jin en yakın dükkana koşturur elindeki kumbarayla ve büyük bozuklukların hepsini küçüklerle değiştirmesini ister dükkan sahibinden. Aldıklarıyla kumbarayı ağzına kadar doldurmayı başarır. Kardeşini de yanına alıp sevinçle annelerinin bindiği otobüsün durağına koşar ve oturup beklemeye başlarlar. Siz ne dersiniz? Anneleri verdiği sözü tutup geri dönecek mi? Eh, bunun yanıtını ben verecek değilim.


photo credit: www.rottentomatoes.com

Kim Hee-yeon ( Jin ) ve Kim Mi-hyang ( Bin ) görünüşte ufak olmalarına rağmen boylarından kat be kat büyük performans sergiliyorlar filmde. Bu minik aktrisler anne karnından oyunculuk yeteneğiyle doğmuşlar diyesim geliyor yani o derece. Evet, film işlediği konu itibariyle insanın yüreğine dokunacağının sinyalini veriyor ama çocuklar bu kadar doğal oyunculuk sergilemeseler beni teğet geçebilirdi. Öyle anlar oldu ki seyretmekten vazgeçmeyi düşündüm bu kadarını kaldıramayacağımı hissederek. Gerisini siz düşünün artık ya da düşünmeyin. Eyleme geçin direkt. Oturun izleyin Ağaçsız Dağ filmini. Benden bu kadar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder