15 Kasım 2013 Cuma

" Japon Yapmış Türk Gezmiş " velhasılıkelamsever insan okumuş


2011 yılında bir kitabevinde bakışlarımın Japon Yapmış ile buluşmasıyla başlayan serüven geçenlerde Japon Yapmış Türk Gezmiş'in yayımlanmasıyla nihayetlendi. Serinin tamamlanmış olması sebebiyle neşeme gölge eden burukluğu elimin altında Japonya'ya dair birbirinden leziz üç kitabın bulunmasıyla dağıtmaya çalışıyorum bugünlerde. Bir dakika! Yazar Onur Ataoğlu Japon Yapmış serisini tamamladığını söylemişti değil mi? Japonya defterini kapattığına dair bir şey yok ortada. Öyleyse " Benim hâlâ umudum var. " ( bkz. Son çırpınmalar ) 

Japon Yapmış serisini gözüne kestirenlerden biri olarak üçüncü kitabın haberini almamla kendisini ellerimin arasında bulmam arasında iki senelik bir zaman dilimi mevcutken okuyup bitirmemin sade ve sadece iki gün sürmesi bir nevi " Adaletin bu mu dünya? " değilse nedir? O iki günü de kendimle girdiğim mücadelenin sonunda kazandım üstelik. Yazarın kitabı hazırlamak için harcadığı emeği bir çırpıda silip sürdürdüğüm için vicdan azabı çekmedim desem yalan olur. Seriyi ilerleyen zamanlarda tekrar okuyacak kapasitede olduğumu hatırlattım kendime de öylelikle rahatladım. 


" Tokyo'nun Sıcağında Geyşanın Kucağında " adıyla piyasaya sürülmesini beklerken Japon Yapmış Türk Gezmiş şeklinde vücut bulup beni şoka(?) uğratan kitabını Onur Ataoğlu gezi edebiyatı olarak nitelendirmiş. Bir yandan yazarın anılarına tanıklık ederken diğer yandan Japon insanı, felsefesi, tarihi, mitolojisi vb. hakkında hatrı sayılır bir bilgi birikimi edindiğim bir eser diyerek az buçuk genişletiyorum ben o kısmı. Yazarın kendine has " yaran " diyalogları, Japonları sınama testleri, Japon disiplini karşısında verdiği mücadeleler ve şu an aklıma gelmese de yazımı yayınladıktan sonra şunu da yazsaydım keşke diyeceğim başka şeyler sayesinde gülmekten - yazarın mizahi üslubuna selam çakayım yeri gelmişken - alamadım kendimi. Öte yandan Otları Bari Yakmasalardı başlıklı yazı başta olmak üzere bana insan olmak için insan doğmanın yetmediğini tekrar anımsatan şeyler okuyup hüzünlendiğim de oldu. Duygular arası dalgalanmalar sürüp giderken bir de baktım ki kitabın sonuna gelmişim. Tuhaftır, hem doyum hem de doyumsuzluk hissettim o anda. Bünyeme Japonya ile alakalı epey yükleme yapılmış olmasının verdiği tokluk hissiyle daha fazlasını öğrenmek isteyişimin yol açtığı açlık duygusunu çatışırken yakaladım. Yazarın amaçlarından biri de bu olmasın sakın?

Ben ne kadar anlatırsam anlatayım en iyisinin/doğrusunun Japon Yapmış Türk Gezmiş'i edinip ilk fırsatta beyin hücrelerinizi Onur Ataoğlu'nun cümleleriyle doldurmak olduğunu biliyorsunuz değil mi? Öyleyse söylemek istediklerimin gerisini dost meclislerine saklayarak sözlerime yazarın okuyucularına anımsattığı iki temel prensiple nokta koyayım: " Japonya bir keskin çelişkiler ülkesidir. Japonya ayrı bir gezegen, Japonlar da uzaylılardır. " 

Sevgiler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder