8 Haziran 2010 Salı

Dizi vs Kitap vol. 2

Bilen bilir, kitap okumak birinci dereceden bir bilinmeyenli hobilerim arasındadır. Benim için zor olan, okumaktan ziyade kitap seçme aşamasıdır. Bilhassa kitabevinde alışveriş halinde iken bir kitabı görüp elimde mevcut olan bir diğerinden vazgeçtiğim çok olmuştur. Sırf bu sebepten ötürü - çok istememe rağmen - hala Murathan Mungan'a ait bir eseri alamadım. İstisnai durumlar mevcut tabii. Misal, geçenlerde gözbebeğim Ankamall/D&R'dan Halide Edib Adıvar'ın Kalp Ağrısı adlı eserini satın alırken başka kitaplara göz ucu ile bakmakla yetindim. Elime aldığım ilk kitapla kasaya gitmek ne büyük bir nimetmiş meğer.

Peki bu kitabı edinmeme sebep ne idi? Hemencecik açıklayayım. Günlerden bir gün odamda oturmuş, Colleen McCullough'un yazmış olduğu Antonius ve Kleopatra'yı okuyordum. Kardeşim ise internet üzerinden Türk yapımı bir dizi izlemekle meşgul vaziyetteydi: Kalp Ağrısı. Bir bölümü bitirişinin ardından hemen bir sonrakine geçişi bendeki merakı tetikledi. Kitabı elimden bırakıp bir sandalye çektim, yanına oturdum ve ortasından bir yerden diziyi izlemeye başladım. Öğrendim ki bu dizi de son dönemdeki Türk Edebiyatı Klasikleri'nin televizyona uyarlanması temalı furyaya katılan yapımlardan biriymiş. Tahmin edebileceğiniz üzere dizi romanla tamamiyle aynı gitmiyor. "Paralel" dersem daha doğru bir sözcük seçmiş olurum zannımca. Buyurunuz, bu da oyuncu kadrosunun temel taşlarına ait bir fotoğraf:

Bendeniz son yıllardaki bu furyaya dahil olma taraftarı olmadığımdan eserin kendisini okumadan diziyi izlemeyi sindiremedim. Bu sebeple Antonius ve Kleopatra'yı bitirir bitirmez D&R'a doğru bir koşu kopardım ve Halide Edib Adıvar'ın bu nadide eserini alıp birkaç saat içerisinde hatmettim. Maalesef çok hızlı kitap okuyabilme gibi bir nitelik taşımaktayım. Maalesef diyorum çünkü bu yüzden okuduğum kitapların zengin detaylarını çabucak unutuveriyorum. Daha da ötesi okuduğumu unutabiliyorum. Hatta bununla ilgili trajikomik bir anım mevcut. Emily Bronte'un Wuthering Heights adlı eserini iki kere almış olmak gibi. Farklı yayınevleri tarafından değişik iki isimle Türkçe'ye çevrilmesinden ötürü kitabı ikinci kez satın aldım ve okurken az biraz şüphelensem de farkına varamadım. Vaziyeti farketmemi sağlayan kardeşim oldu.

Neyse efendim, konuyu iyice dağıtmadan toparlamakta fayda var. Kalp Ağrısı, Halide Edib Adıvar'ın en tanınmış duygusal romanlarından biri imiş. Nitekim, okurken kendi kalbim de satırlar arasındaki duygulara dahil olup onlarla birlikte coştu. Sonlara doğru beklediğimin aksi durumlarla karşılaşıp düş kırıklığı yaşasam da kitabı kapattığımda yazarın kaleminden leziz bir tat aldım. Öyle ki hemen ardından Sinekli Bakkal'ı okumaya başladım ve bir iki saat evvel bitirdim. Edebiyat dağarcığıma bir yazar daha eklediğim için mutluyum.

Yazımı kitaptan bir alıntı yaparak noktalıyorum:
"Hiç konuşamıyoruz, yanımdakinin titrediğini, kalbinin yine bir motor gibi attığını duyuyorum, fakat eli gibi bütün vücudu da vücudumun devamı kadar benim; belki bu titreme, bu heyecan benim kalbimdedir. Çünkü iki kalpli bir tek vücut mu, yoksa iki vücutlu bir tek kalp mi olduğumuzu bilmiyorum..."

2 yorum:

  1. diziye final bile yapmadılar cart diye bitti çok sinir oldum çok iyi olmasa da sarp beyfendüyü izlemek hoşuma gidiyodu..sonra ne biliyim o nihatla gülsüm aşık olcaktı daha bitti...kırıldımnoktakom

    YanıtlaSil
  2. Diziyi yazın izleyebilirsin Zezem. Zira yeni bölümleri yaz mevsiminde yayınlanacak (;

    YanıtlaSil