3 Ağustos 2010 Salı

Bim-bam-bom! Çok şükür dostlar! Yine, yeni, yeniden bir mektup arkadaşım var!



Merak etmeyin. Henüz gençsiniz ve gözleriniz hala hamsi kalitesinde* . Yanlış görmediniz. Okumuş olduğunuz başlıkta gerçekten de mektup sözcüğü geçiyor. 21. yy. her ne kadar internet çağı olsa da - ki ben de fazlasıyla faydalanıyorum bu teknolojiden - aramızda hala yeniyi kabullenmenin yanında eskiyi de unutmayan, onu özleyen insanlar mevcut. Arayın, bulun, sevin onları dostlar.

İşte ben de bahsettiğim kategoriye giriyorum. Lise bitinceye değin hayatın okul-dershane-ev üçgeninden ibaret olduğunu sanan biri olduğum için kendimi tanımaya başladığım yıllar üniversite senelerine denk geliyor. Bu sebepten ötürü, evden ilk ayrı kaldığım yıl mektupla tanıştığım ilk yıl oldu aynı zamanda. Şöyle bir hesaplayınca 2004 yılına denk geliyor zarfların tadını almam. Beş yıllık bir saltanatın ardından 2009 yılında son verdim bu işe. Geçen zaman zarfında yazının en başında görmüş olduğunuz fotoğraftaki mektuplar birikti çekmecemde. Kiminin içerisinde resim, kartpostal, magnet var. Tıpkı benim de zarfın içerisine kolye, magnet gibi minik hediyeler koyup gönderdiğim anlar olduğu gibi bana da geldi bu değerli şeyler. Hepsi de çok özel. Her baktığımda içten gülümsememi sağlayacak kadar özel.

Geceleyin otururken farkettim ki mektup yazmayı ve almayı özlemişim. Özellikle yurttaki gündüz görevlisinin yanına inip " Bana mektup var mı? " diye sormayı, " Evet " cevabı aldıktan sonra almam için uzatılan zarfa dokunmayı, içinde neler yazdığı merakı ile üç kat yukarıya, odama henüz çıkmadan zarfı açma girişiminde bulunmayı, kendine has el yazısını, satırlar arasında göz gezdirmeyi ve cümleler o an için tükendiğinde içimde beliren tatlı hüznü özlemişim.

Neyse ki hasret bitiyor! Ankara'daki arkadaşlarımdan biri " Mektup arkadaşı istiyorum " şeklinde altyazı veren haykırışlarımı farkedip özlemime karşılık verdi. Yaklaşık bir saat evvel açık adresini edindim. Önüme temiz bir sayfa çekip üzerini kelimelerle süslemek için daha fazla beklemeye niyetim yok. Postahane ile kardeş olacağımız günler yakın. Mut-lu-yum!

Sözlerime burada son verirken sizleri de unutmuyor ve şöyle diyorum: Hepinize mektubun hiç eksik olmadığı bir posta kutusu dileklerimle...

* Hamsi kalitesi: Karadenizli olan bendenizin görüş açımın sağlıklı olduğunu belirtmek için kullandığım bir terimdir. [ kaynak belirtilmeli ]

2 yorum:

  1. Yihuuu! Niye daha önce aklımıza gelmediyse mektuplaşmak? Halbuki ikimizde biliyoruz mektup tutkumuzun olduğunu :)Hatta ben abartıp ünlülere de mektup yazdım zamanında :)Sevgili Emre Bey :P

    YanıtlaSil
  2. Biz birbirimizin ruhunu biliyoruz Özgeeeee! Sade mektup tutkusunu bilsek iyi (: Satırlarda buluşmak ümidiyle...

    YanıtlaSil