22 Eylül 2010 Çarşamba

Yazmak...

Kelimelerden mürekkep bir derya içerisinde yüzmeye benzer yazmak. Alabildiğine derin, ucu bucağı olmayan bir okyanusa dalmak gibidir. Durduk yere girmeye korkar da insan, kendisini itekleyecek bir sebep bekler kıyıda. Kuvvetli bir dokunuşun ardından suya düşünce çırpınır evvela. Bu yüzden debelenir durur ilk cümleyi oluşturuncaya dek. Çeşit çeşit kelimeler etrafında dolanırken karar vermekte zorluk çeker hangilerini kullanacağına. Nihayet birkaçını seçip cümleler oluşturur ve yanına alır hepsini. Yazdıkça ağırlaşır. Ağırlaştıkça derine iner. An gelir, nefes almakta zorlanır. O vakit yazısını nihayetlendirir. Böylelikle serbest kalır. Hafifler ve yüzeye doğru yükselmeye başlar. Bu sefer ağına rastgele sözcükler takılır. Yeniden kıyıya çıktığında ceplerinde kalan bu laflar asıl yazmak isteyip de yazamadıklarıdır.
Bence yani.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder