23 Aralık 2010 Perşembe

A Love to Kill değil A Drama to Kill olmalıydı dizinin adı!

Bazı dizileri izlemeden önce birtakım testlerden geçmek gerekiyor. Bu fikir aklıma G. Kore yapımı A Love to Kill adlı dramayı seyrettikten sonra düştü. En azından bir uyarı olmalı. Misal, duygusallıkta sınır tanımayanlar izlemesin ya da, ne bileyim, kendini karakterlerle derinden bağdaştıranlar seyretmesin gibi. Bütün dramalarda olmasa bile hiç olmazsa başrol oyuncularının performanslarının doruk noktasını zorladıkları dramatik yapımlarda ikaz lambası yanmalı. Ben ki taş olmasa da sert kabuklu bir kalbe sahip olmama rağmen dizinin finalinde birkaç damla gözyaşı döktüm, başkaları ne yapsın? Üstelik eziyet sadece son bölümle sınırlı değil. On altı bölüme parça parça serpiştirilmiş dramatik durumlar söz konusu. Zaten işlenen konu itibariyle böyle olması gerekiyor.

Dizi abisinin intihar etmesine sebep olan kızdan intikam almaya karar veren bir gencin bunu gerçekleştirme süreci ve sonrasını anlatıyor. Batıda Rain, Japonya'da Pi, Korede Bi derler; bir şahsiyet var: Jung Ji Hoon. İntikam ateşiyle yanan genci işte bu isim canlandırıyor. Rol yapmak ama nasıl rol yapmak! O derece ki sırf onun sergilediği performanstan ötürü izlenir bu yapım. Full House ve I'm a Cyborg, But That's OK den aşinayım oyunculuğuna lakin A Love to Kill den sonra başka bir boyut kazandı hakkındaki düşüncelerim. Velhasılıkelam, kendisinin oyunculuk bağlamında daha aktif bir yaşam sürmesini can-ı gönülden diliyorum.

İçim sızlaya sızlaya, " Ah! Vah! Tüh! " diye diye seyrettiğim diziye bir kere daha bakar mıyım bilemiyorum ama emin olduğum birşey var: Bir yerde Rain varsa orada seyrine doyum olmaz bir performans vardır. Bu da son sözüm olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder