12 Kasım 2011 Cumartesi

Kitap fuarı gelir, hoş gelir; ley ley limi limi ley!

İstanbul kitap fuarı kapıya dayandı, kapıyı tıkladı, zorladı ve sonunda açtı. Madem öyle sen bilgisayar başında ne yapıyorsun diye sorabilirsiniz. Haftasonu kalabalığına dayanamadığım için fuara katılım günlerini haftaiçi iki gün olarak belirledim bu yıl. Birini kitabını imzalı edinmek istediğim bir yazardan ötürü, diğerini ise kitaplar arasında gönlümce vakit geçirebilmek için tercih ettim. İşi pratiğe dökebilirsem mutlu mesut bir fuar tecrübesi yaşamış olacağım geçen yılki gibi. Bu kez Angel ile birlikte gidemeyeceğimiz gerçeğini saymazsak... Kendisi şu anda büyük ihtimalle standdan standa koşuyordur. Benim adıma birkaç yayınevini gözlemlemesini istemiştim hazır gitmişken. Ona göre son halini vereceğim de listeme.


Geçen yıl kitap seçimi yaparken epey bir sıkıntı çekmiş, bununla ilgili eğlenceli bir şiir yazıp yayınlamıştım burada. Hatırlatma için bkz. Tüyap'a Doğru. Daha fenası olamaz diyordum ama oluyormuş sevgili okuyucu. Albüm alma isteğimle kitap edinme isteğim çakışınca iş arapsaçına döndü. Hala da tam olarak çözülmüş değil. Diyorum ki kendi kendime " Bak velhasılıkelamsever insan, kitaplar elini uzatsan dokunabileceğin kadar yakın sana lakin albümler için aynı şey geçerli değil. Bilgisayar ekranındaki görüntülerine dokunabilirsin en fazla. Bu böyle olmakla birlikte fuardan iki üç tane kitapla çıkmak da adetin değil senin. Gözün döner onca eserin arasında. Eline geçirdiğini kondurursun minik kütüphanene. Sonra da züğürt modunda gezer, albümlere veda edersin " . Velhasılıkelam, çelişki içinde karışık zamanlar; artık kurtulmam lazım


Almak istediğim albümleri bir çatı altında topladım. %80 i bizzat Kore mahsulü, MONO ise Japon ürününün Kore versiyonu olduğu için herhangi birini şimdilik D&R vb. mağazaların raflarında bulmak imkansız. Uzunca bir süredir kendimle savaş veriyordum yurtdışından getirtme konusunda. Nihayet bir iki hafta önce patladım ve kendimi Yesasia.com da buldum. Yaptığım seçimler bana toplam US $ 85.95 e mal olacağı için haliyle fuara dair hayallerime kilit vurmak zorunda olduğumun bilincine vardım. Bendeki bu bilinç standların arasında dolaşırken hayali moda geçebileceği için tedirginim. O gün gelsin de ne kadar başarılı olabileceğime bakarız. 


Ve kitaplar... Okumaya başlamadan önce onları koyacağım yeri bezle sildiğim, her birini jelatinle kapladığım, minik kütüphanemden çıkarıp başkasına vermeye kıyamadığım yavrularım benim. Bu yılın fuar listesini yandaki resimde gördüğünüz gibi belirledim. Ne yazık ki, içim yanıyor bunu yazarken, her birine tek seferde sahip olmama imkan yok. Bir an evvel demirbaşları seçip yola koyulmam lazım. Zira pazartesi günü bir kısmını alıyor olacağım bir aksilik olmazsa. Tek tesellim babamı da yanımda götürecek olmam. Belki tahminimden bir iki tane fazla kaptırabilirim böylelikle. Olur mu? Olur.


Yazıma burada son verirken tüm kitap kurtlarına iyi eğlenceler diliyor, fuara gidip o atmosferin tadını çıkarmalarını öneriyorum. Sevgiler!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder