27 Haziran 2012 Çarşamba

Sonunda izledim: Dark Shadows ( nam-ı Türkçe Karanlık Gölgeler )

photo credits: darkshadowsmovie.warnerbros.com

Haberini aldığım ilk saliseden bu yana vizyona girmesini beklediğim, ertelendiğini duyduğumda ruhen çöktüğüm, seyrettikten sonra ise Barnabas Collins isminin dilime yapışıp kaldığı yapımdır Dark Shadows

Soğuk algınlığı ve bilimum sebeplerden ötürü sinemalarda yer aldığı zamandan yaklaşık on gün sonra izleyebildim Dark Shadows'u. Epey heyecanlıydım sinemaya gitmeden bir gün önce başka arkadaşların blog günlüklerini karıştırana dek. İki üç yazı okuduktan sonra beklentim yarı yarıya düşüverdi. Heyecanım da öyle. " Eh be velhasılıkelamsever insan! " dedim kendi kendime, " Onca zaman beklemişsin, dayanmışsın; şimdi niye okuyorsun tüm bunları da keyfinin içine acılı soya sosu katıyorsun? " 

Uyudum, uyandım. Yataktan ayrı düşmek istemeyen kardeşimi önce sözle, sonra yine sözle, baktım olmayacak bu sefer yüzüne yastık fırlatmak suretiyle - Johnny Depp söz konusu olunca sertleşebiliyormuşum anlaşılan - uyandırdıktan sonra keyfimi de heyecanımı da geri kazandım.

photo credits:  darkshadowsmovie.warnerbros.com

Film izleme işini Cevahir alışveriş merkezinde gerçekleştiriyorum ben istisnai durumlar olmadıkça ki bu durumlar genellikle Burcisu burada iken gerçekleşiyor. Zira kendisi Taksim'deki bütün sinema salonlarında film izlemek gibi bir amaç edindi. Neyse. Konumuz bu değildi. Demem o ki - evvelce de demiştim ama hatırlamayanlar için bir kere daha - benim film izlediğim salonlar aşağı yukarı bellidir. Hal böyle olunca sevdiğim koltuk numarası da bellidir. Başka filmlerde neyse de bu sefer koltuğum - nasıl da benimsemişim bak - kapılmış olsaydı çok kötü şeyler olabilirdi. Moralim bozulabilirdi yani onu demek istiyorum. Siz ne sandınız? Şanslı günümdeymişim. Sevdiğim koltuğa kuruldum sevdiğim yönetmenin ( Tim Burton ) , sevdiğim aktrisin ( Helena Bonham Carter ) ve tabii ki aşık olduğum aktörün ( Johnny Depp ) ortaya döktüklerini bakışlarımla toplamak için. 

Filmin süresi bir saat elli üç dakika imiş. Çoğu seyirci uzunluğundan yakınmış. Ben, aksine, kısa olduğunu düşünüyorum çünkü öyle hissettim. Hatta çıktıktan sonra kardeşime " Bu bana yetmedi. Diğer seansa da mı bilet alsak? " şeklinde bir soru yönelttim. Sonra işi abartıp " Şöyle yirmi dört saat süresince Johnny Depp başrollü filmleri oynatsalar da kapansak şu sinema salonuna ' Gık ' demem. Belki karnım guruldar ama ben hiç sesimi çıkarmam " dedim. İkincisi benim elimde değil lakin ardarda aynı filmi seyretme işini bir gün yapabilirim. Ciddi ciddi düşünüyorum. Bakalım...
photo credits:  darkshadowsmovie.warnerbros.com

Gelelim filmin konusuna. Barnabas Collins ( Johnny Depp ) ekmek elden su gölden, aşk da gelmişken peşinden daha ne isterim bu hayattan ben tarzında yaşayan biridir. O birşey istemeyedursun emri altında çalışan cadının tek istediği O'dur. Bizim kont yüreğini bir güzele kaptırınca cadı Angelique ( Eva Green ) hem kötücül karakterinin hem de kıskançlığının yoğurduğu hisleriyle Barnabas'ı vampire dönüştürür. Bununla kalmaz, bir de tabuta kapatılıp gömülmesini sağlar " Ya benimsin ya kara toprağın " diyerek. Akrep yelkovanı, saatler günleri, günler ayları, aylar yılları ve - siz beni kovalamadan en iyisi sonuca geçeyim ben - yıllar asırları kovalar. Barnabas Collins'in şansı döner ve 1972 yılında yeryüzüne yeniden ayak basar. " It is said that blood is thicker than water. It is what joins us, binds us, curses us " diyerek o dönemde malikanesinde yaşayan akrabalarının yanına yerleşir. Gayesi eski dönemin ihtişamını yeniden yakalamaktır. Bir de sürpriz vardır onu bekleyen: Kendisini lanetleyen cadı Angelique. Devamı ve fazlası için bkz. mybilet.com. Seans, gün ve mekan seçmek size kalmış artık.

Barnabas kendisine yatacak yer seçme aşamasında ( photo credits: imdb.com )

Dark Shadows Tim Burton'ın en başarılı filmiydi diyemeyeceğim. O sıfat çoktan kapıldı Edward Scissorhands tarafından ve hala ünvanını koruyor. Bununla birlikte vasattı, sakın seyretmeyin, paranıza yazık vb. cümleler de kullanmayacağım. Yönetmenin en iyi işi değil belki ama kötü de değil. Senaryo biraz daha derli toplu ve farklı olsaymış çok daha iyi olurmuş dedirten cinsten diyeyim de anlayın ne demek istediğimi. Johnny Depp aşık olduğum adam rol... Öhöm! Pardon, Barnabas Collins rolünde iyi bir iş çıkarmış. Onu sıradışı rollerde görmeyi seven bendeniz için muhteşem bir deneyim oldu. Yemişim Edward Cullen'ı sana birşey olmasın Damon diyordum ya hani Johnnyciğim vampir rolünde olunca işler değişti. İlla kanımı bir vampir kurutacaksa bu Barnabas Collins olsun diyor ve hemen ardından topukluyorum. Çok utandım be! Bi daha yazmam.

Filmin türüne hiç bakmadım ama fantastik&korku&komedi tarzı birşey olsa gerek. Gerçi korkulacak bir yanı yok - ben diyorum bunu bir de öyle düşünün - ama doğaüstü yaratıklar olduğu için öyle kabul ediyorum. Barnabas Collins'in iki yüz yıl sonra uyandığında dünyada gördüklerine verdiği tepkiler gülme sebebi. Asfalttan tutun da deniz fenerine kadar her şeyi çarpıtıyor. Adaptasyon aşaması da bir o kadar eğlenceli. Uyumak için seçtiği yerler ise kahkaha tufanına sebep oluyor.

Johnny Depp karakteri iyi yansıtıyor da aklıma takılan birşey var: Bu adam mimik kullanmıyor mu? Kullanıyorsa neden hiç kırışıklık belirmiyor yüzünde? Genç kalmanın sırrını mı çözmüş? Babam böyle pasta yapmayı nerden öğrendi? Eva Green filmin afişinde arkalarda yer almasına rağmen yapımın kendisinde bizzat ön grupta. Bazıları tek başına götürdüğünü söylüyor filmi. Bir dereceye kadar haklı olabilirler ama diğer oyuncuların hakkını da vermek lazım. Helena Bonham Carter'ı az da olsa görmek her zamanki gibi çok keyifliydi. Christopher Lee'yi bir dakikalık saygı duruşu cinsinden seyretmek de öyle. Alice Cooper fırlıyor sahneye bir ara. Barnabas Collins'in onunla ilgili yorumunu her hatırlayışımda gülüyorum " Yihohaha! " şeklinde. 

Alice Cooper dedim de aklıma geldi. Hem filmin müzikleri hem de filmde çalan dönem şarkıları çok güzeldi. Belirtmeden geçmeyeyim dedim. Hatta beni en çok etkileyeni şuracıkta paylaşayım da sizler de faydalanın ucundan. Filme gitmeyi de unutmayın he. Sevgiler...

                                   

2 yorum: