10 Şubat 2014 Pazartesi

Emitt 2014'ten izlenimler vol. 2


Japonya varlığını fuardan esirgeyince bize uğrayacak yer kalmadı desem yeridir. Güney Kore'ye öncelik tanıyalım dedik, standa doğru seğirttik. Programlarının, dizilerinin, müziğinin suyunu çıkardığın ülkenin insanı ile iki kelam et, değil mi? Nerede? Hadi çekindik demeyelim de broşürlerle haşır neşir olmayı yeğledik diyelim. Görevlilerden biri kendiliğinden merhabalaştı bizimle. Hem de Türkçe!.. Belli ki soru bekliyordu, bizi aydınlatmaya istekliydi; Büşra ve ben kanlı canlı insan yerine kağıtlarla ilgilenmekte direndik. Hazır birini bulmuşken "Kim Hyun Joong gerçek mi?" diye sorsaydım keşke. İnanmakta güçlük çektiğim anlar oluyor da... Öhöm! Hanbok ( Geleneksel Kore kıyafeti ) giymiş ahjumma aradık fotoğraf çektirmek için fakat yoktu kendisi o esnada. O esnada diyorum çünkü ben tükenmek bilmeyen kına kuyruğundayken rüzgâr gibi geçti yanımızdan. Bundan güç alıp ikinci defa standa uğradığımızda bilin bakalım ne oldu? "Vermeyince Mabud neylesin Sultan Mahmut" oldu.


Bu fuara gitmemin üç temel sebebi var: Uzakdoğu ülkelerinin nimetlerini tanıtan broşürlere sahip olmak, kına yaktırmak, Osmaniye yerfıstığı şekerlemesi almak. İlkini aşağı yukarı gerçekleştirdikten sonra Yemen standını aradı gözlerim. Bir süre ikinci salonda depar attık Büşra ile. "Seni buldum, arıyordum" diye şakıyacakken bir de ne göreyim? Hiç. Kocaman bir hiç. Gördüğüm şey buydu, evet. Geçen yıl elime kına yakan abla - tanış sayılırız diye bu samimiyet - standda yoktu. Bitişikte Mısırlı bir hanım elinde hazır bulunan desenlerin üzerinden fırça ile geçmek suretiyle pratik kına hizmeti görüyordu. Kuyrukta on civarında insan vardı. Velhasılıkelam, şartlar benim için uygundu. Beş dakika içerisinde üstteki fotoğrafta gördüğünüz şeye kavuştum desem de inanmayın. Eli yavaş, çenesi hızlı çalışan birine çatmışım da haberim yokmuş. Bana sıra gelesiye Yemen tarafında bir hareketlenme oldu. Önümde epi topu iki kişi kalmışken farkına vardım durumun. Büşra'nın gözünün yaşına bakmadan öte tarafa seğirttim. Yarım saatin sonunda yeniden kuyruğun sonundaki insan olmuştum. Açlık demedim, ayakta fazlaca hareketsiz durmanın sebep olduğu ağrı demedim; isteğimi gerçekleştirdim. Değdi bence. Olan Büşra'ya oldu. Fuar alanında depar attı birkaç defa ancak döndüğünde beni yerimden pek kıpırdamamış halde buldu her seferinde. Üzüldüm bak şimdi. 


Anne ben ünlü oldum. Elime kına yaktıralı bir dakika olmadan kuyrukta bekleyen gençlerden biri fotoğrafını çekmek istedi desenin, aynısından yaptırmak gayesiyle. Onu geride bıraktım derken bir başkası nerede yaptırdığımı sordu. Bir anne küçük kızına göstermemi istedi. Biri elimdekinin dövme olup olmadığını sordu. Hiçbir şey sormayan biri yanımdan geçerken "Kızın elindekine bak. Ne güzel." dedi. Büşra'ya bir süreliğine veda etmek kaçınılmaz olmuştu artık. Övgülerle göğe yükselmiştim çünkü. Desem de inanmayın. Şaka bir yana, elime gösterilen ilgiye ilk dakikalarda sevinsem de Çorum leblebisi almak için sıraya girdiğimde omzumun üzerinden uzanan bir baş gördükten sonra işin rengi değişti. Tedirgin edici bir boyuta ulaştı vaziyet. 

Leblebi dedim de aklıma hikaye edilecek başka bir şey geldi. Sıcacık, tazecik Çorum leblebisi yemek için kuyruğa girmiştik. Sıranın bize gelmesine yakın belediye başkanı olduğunu düşündüğümüz biri geldi peşinde minik gazeteci ordusu ile. Leblebileri kendi elleriyle servis etmeye başladı kuyrukta bekleyenlere. Büşra tüm karizması ile "Ben böyle yapmacık bir karede yer almak istemiyorum." dercesine terk etti mekanı. Ben ise leblebi ile Bay Başkan, kameralar, fotoğraf makineleri arasında tercih yapmakta tereddüt ediyordum. Nihayetinde kuyruktan eli boş ayrıldım. Büşra'nın aksine çekingenliğime yenik düştüm. 

Gerisi teferruat deyip kapatayım mevzuyu. Böyle giderse bitiremeyeceğim ya o bakımdan diyorum. Güya yazmayı dahi düşünmüyordum. Hâle bak. Özetle, bu yıl turizm fuarında en renkli kareler ülkemizdeki şehirlerin standlarında yaşandı. Yabancı ülkelerin olduğu kısım geçen yıllara göre epey sönüktü ya da güneş ülkesi Japonya yerinde olmadığından bana öyle geldi. Seneye kimonolu bayanları, yukatalı beyleri görebileceğimiz bir fuar olsun. 

Sevgiler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder