13 Şubat 2014 Perşembe

Türkün Sushi İle İmtihanı: Hoşgeldin Mideme, Hoşgeldin Nigiri

Türkün Sushi ile İmtihanı serisinin üçüncü yazısı ile karşınızdayım. Zincirin bir önceki halkasında ( bkz. Türk'ün Sushi İle İmtihanı: Umut Verici Bir Gelişme ) Japon mutfağına bir sonraki dalışımın sebebi nigiri olabilir demiştim. Öyle oldu nitekim. Ben bir koşu gidip tecrübelerimi yazayım, sizler de tebrik cümlelerinizi hazırlayın. Vakit kaybı olmasın.

İki bardak
Bir demlik
Japon çayı
Keyifle içmelik.

Olmadı değil mi? Ben kim, haiku yazmak kim? Asıl gayeme döneyim. Bilen bilir, son dakika sürprizlerini sevmem. Farz-ı misal, biri bana ansızın "Hadi kalk! Zamanda yolculuğa çıkıyoruz." dese gitmem, gidemem. Uç örnek vereyim ki vaziyet iyi anlaşılsın dedim. Nasıl? Olmuş mu? Velhasılıkelam, ruhen kendimi hazırlama ihtiyacı duyuyorum çoğu zaman. Burcisu değiştir bu huyunu diye dürtüyor beni fakat kayda değer bir gelişme gösteremedim henüz. Buradan çok sevgili arkadaşlarıma sesleniyorum: Birlikte yapacağımız aktiviteler için beni yedi gün öncesinden haberdar edin lütfen. Nigiri için de böyleydi, manen hazırlık gerekti. Tohumu birkaç ay evvel toprağa attım. Zaman zaman suladım. Aşağı yukarı bir hafta önce meyve verdi, kıvama geldim. Derken midem girdi araya. Birkaç gün onun keyfini beklemekle geçti. Geriye bir tek şey kalmıştı: Ne sipariş edeceğime karar vermek. ( Oradan bakıldığında kontrol manyağı gibi durmuyorum, değil mi? ) Evvelce nigiri yemediğim için olur da beğenmezsem yedekte başka bir şey bulundurayım diyerek sushi çeşitlerine göz gezdirdim ve denemediklerimden birinde karar kıldım. Baştaki mantık iyiydi de sondaki seçim neydi öyle? Şimdi farkına varıyorum. Garanti isteyen insan yediği bir şeyi tercih eder değil mi? Cıks.


Nasılını sormayın, restorana gittik/gittim. Önceki deneyimime dayanarak sake nigiri, sezgilerime güvenerek Manhattan roll istedim. Önüme konan tabak yukarıda gördüğünüzün tıpkısının aynısı. Soldan sağa: zencefil turşusu&wasabi, soya sosu+wasabi&Manhattan roll, Japon çayı&sake ( Somon ) nigiri. İlk yaptığım şey soya sosuna wasabi katıp yiyecekleri bandıracağım bir karışım elde etmek oldu. E, artık "Sen giderken ben dönüyordum" diyecek kadar tecrübe sahibi sayılırım. Nigiri ile açılışı yapayım diyerek hashileri elime aldım. O da nesi? Parmaklarına hakim olamayan bir insan portresi! Meğer gerilmişim içten içe. Titrek elimle tuttuğum çubukların arasına nigiriyi sabitlemek pek kolay olmadı anlayacağınız. Nihayetinde beklenen an geldi. Şimşek hızında bir ısırış, ağız içinde öğütüş, parçaları yutuş ( Besinlerin sindiriminde kullanılan enzimleri anlatmama ne kaldı şunun şurasında? ) derken nigiriyi özofagus yolculuğuna uğurlayış başarı ile tamamlandı. O anda ruhum:


Kardeşim haklıymış. Çevresi yosunla kaplanmış sushiden kat be kat lezzetliymiş sade pirinçle desteklenmiş nigiri. Ben spesifik olup sake nigiri, avocado sake rollden daha leziz diyeceğim. Her iki durumda da somon balığı olmazsa olmazım. Gelelim Manhattan roll dedikleri şeye. Özel sushi olarak geçen bu yiyecek yapanın eline göre şekilleniyormuş. Kullanılan balık ve sebze türü şefin keyfine bağlı galiba. Benimkinin içinde somon, tahminen ton balığı ve levrek; salatalık, avokado ve marul vardı. Etrafı pirinçle çevrilen malzemelerin üzerindeki turuncumsu şeyler ise masugo ki Mallotus villosus yumurtalarına verilen ad imiş. Buraya yazınca bir tuhaf oldum. Balık yumurtası falan... Jeton yeni düştü galiba. He! Az kalsın unutuyordum. Pirinç ile diğer malzemelerin arasına yosun yerleştirilmişti. Wasabi ve zencefil turşusundan birer parça alıp "Yangın var!" diye bağırdığımı belirtmeme gerek var mı? Başıma gelecekleri bilmeme rağmen tatmadan edemiyorum. Tuhaf bir ilişki bizimkisi.

Buharda pişmiş Çin mantısı... Arka planda çubuklarla uğraşan ben, ellerim...

Toplamda üç farklı sushi ve bir adet nigiri tatmış biri olarak şunu belirteyim: Manhattan roll çok lezzetli. Ba-yıl-dım. Ezme lahana, mısır ekmeği, turşu üçlüsünü yerken aldığım keyfin aynısını aldım ki benim için en önemli kriter budur. Biriniz de çıkıp demedi ki neden Manhattan roll? Niçin İstanbul ya da Samurai roll değil? Çünküleyim ki sushide üç seviye birden atlamak istedim. Bunun için en uygun seçim de Manhattan roll idi. İçinde üç çeşit balık var birkaç satır ötede bahsettiğim üzere diyerek havamı atar giderim. Aynı zamanda üç çeşit sebze-meyve karışımı var diyeni duymazdan gelip yoluma devam ederim.


Kardeşim güzelim Kayseri mantısı dururken buharda Çin mantısı sipariş etti. İşte bunlar hep 1N2D. O ne diye merak eden varsa arama motoruna yazdığımı aynen kopyalasın. Ben anlatamayacağım şu an. Ne diyorduk? Kardeşimin beklediği gibi çıkmadı mantı. Beğenmemiş. Bir daha yemeyecekmiş. Servis ediliş tarzını beğendim ben. Başkaca gözlemim yok. 

Bu macera burada bitti ama son değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder