21 Aralık 2014 Pazar

Haruki Murakami - Renksiz Tsukuru Tazaki'nin Hac Yılları

"Şöyle bir düşününce tuhafıma gidiyor" dedi Sara. "Sence de öyle değil mi? Temelde insanların birbirine karşı ilgisiz olduğu bir çağda yaşadığımız halde, başkaları hakkında muazzam miktarda bilgiyle çevrelenmiş durumdayız. Yeter ki isteyelim, insanlar hakkındaki bu bilgileri rahatlıkla elde edebiliriz. Buna rağmen, yine de başkaları hakkında gerçekte hiçbir şey bilmiyoruz."

"Geçmişi ne silebilirsin ne de yeniden inşa edebilirsin. Çünkü bu senin varlığını silmekle aynı şey olur."

Ve daha bir sürü şey...

Blog günlüğümde aylardır bir şey paylaşmamış olmanın ağırlığını son zamanlarda çokça hissedince üzerimde harekete geçmenin zamanı geldi dedim kendi kendime. Ha şu sergiyi yazayım ha bu diziyi, ya şu geziyi anlatayım ya da bu müziği derken nihayetinde beni buraya itekleyen şey bir kitap oldu. Bana soracak olursanız pek de iyi oldu. E merhaba o zaman.

Yaklaşık on ay önce bir dergi aracılığıyla Haruki Murakami'nin yeni kitabının yayımlanacağını öğrenmiş, sevinçten deliye dönmüştüm. Heyhat! Haberin ağırlığını taşımak çok zormuş. Bilemedim. O karanlık ara dönemi atlayıp yakın zamana geleyim. Kitabın raflarda yerini aldığını öğrendiğim gün sabrımın son kertesine vardığımı fark ettim. Bir an önce ellerimin arasına almazsam rahata eremeyeceğimi bildiğim için henüz dumanı üzerinde tüterken edindim Renksiz Tsukuru Tazaki'nin Hac Yılları'nı. Elbise dolabından bozma kitaplığıma yerleştirince nasıl rahatladım bir bilseniz. Bazı şeylerin bendeki etkisi böyle büyük oluyor. Şimdi de bir iki gün içinde çıkacak olan EXOLOGY için hop oturup hop kalkıyorum mesela. Evet arkadaşlar, son aylarda çok şey değişti. Resmi olarak EXO hayranı - Kai diye bağırır - olmanın eşiğine geldim ama konumuz bu olmadığından burada keseyim. Ne diyordum? Heh! Renksiz Tsukuru Tazaki'nin Hac Yılları'nı aldığımda elimin altında kütüphaneden alınma kitaplar vardı. Demem o ki Murakami'nin son eserini hemencecik oku(ya)mayacağımın farkındaydım. Yine de yanımda yöremde olduğunu bilmek bana büyük bir iç huzuru vereceğinden alelacele edindim. Okumaya başlamamın iki ayı bulduğunu öğrenince şaşırmayın. Hemencecik harcamayı istemiyordum açıkçası. İnsanın evinde okunmamış bir Murakami romanı olması bir bakıma iyi bir şey zira. 

Kızımız Tsukuru Tazaki'nin Hac Yılları'nı ellerinin arasına almış olmanın sevincini yukarıdaki gife benzer şekilde yaşayadursun, biz okumayı bitirdikten sonraki evreye geçelim. Haruki Murakami bildiğimiz gibi. Hiç değişmemiş. Kitabına bol bol klasik müzik yedirmiş mesela. Karakteri öncekilerden çok farklı çizmemiş. Üç yüzün biraz üzerinde sayfa sayısına sahip eser bendenizin ellerinde çabucak tükenmiş. Yok mu şöyle 1Q84 kalınlığında kitap yazacak bir babayiğit? Çaktın mı köfteyi sevgili Murakami? Kızım sana diyorum, gelinim sen anla durumu yani. Öhöm! 

Aylarca bekledikten sonra kitabı bir solukta bitirince, üstüne bir de yazarın ucu açık bir son yazdığını görünce kötü oldum. Dün gibi hatırlıyorum son cümleleri okuduktan sonra kitabı kardeşime doğru çevirip şaşkın ördek gibi baktığımı çünkü gerçekten de dün bitirdim kitabı. Espri yaptım diyemem ama oldu bir kere. Kusura bakmayın. Neyse. Kardeşim tepkime şaşırdı doğal olarak. "E Murakami bu. Bilmiyor muydun romanın sonunu netleştirmeyeceğini?" dedi. Haklı. Amma ve lakin bu gerçek beni mızmızlanmaktan alıkoyamayacak. Tamam, ipucu var ama yine de insan malum mevzuyu bi kesinleştirir, değil mi? Sap gibi kaldım. Hiç hoş olmadı. Haida'nın durumuna açıklık getirseydi en azından. O da yok. Bu arada umarım doğru yazmışımdır karakterin adını. Ranzanın üst katında yazıyorum bu yazıyı. Aşağıya inip doğruluğunu kontrol etmek bir lüks ve almayayım canım, teşekkürler.

Gelelim hiçbir zaman tam anlamıyla beceremediğim kitabın konusu bölümüne. Elimizde bir adet Tsukuru Tazaki var bir de onun geçmişi. Kendisi lise zamanında içine girdiği arkadaş grubundan hiçbir neden öne sürülmeksizin atılınca çokça sıkıntı çekmiş, bunun getirdiği travmayı atlattığını düşündüğü yıllarda vaziyetin farklı olduğunu keşfedip eski zamanların peşine düşmüş. Bana da haliyle Tazaki'nin insanın merakını sürekli tetikleyen zaman yolculuğunda ona beğeniyle eşlik etmek düşmüş.

Haruki Murakami'nin en sevdiğim kitabı, şampiyonların şampiyonu Zemberekkuşu'nun Güncesi hâlâ. Bilin istedim.

Sevgiler...


2 yorum:

  1. Haruki Murakaminin kitaplarını çok merak ediyorum ve birg ün alıp okumak istiyorum ama sonu netleşmeyen kitaplardan hoşlanamıyorum.Bir kitap çok kötü bile gelse ıkına sıkıla sonunu getiriyorum Çünkü en merak ettiğim kısım orada :S

    YanıtlaSil
  2. Haruki Murakami'nin kitaplarını okuyunca değişir belki fikrin. Bir şans ver derim ben. (:

    YanıtlaSil