13 Şubat 2011 Pazar

Aradım aradım aradım Japonya'yı her standda!


To be continued öncesindeki birkaç cümleyi ciddiye almamışsınızdır umarım çünkü ben neredeyse her çekikgözlüyü görünce aynı olurum. Tamam. Bu seferki çok çok çok hoştu ama siz gelin beni dinleyin. Yok öyle özel bir hoşlanma durumu. Standa yaklaşınca utançtan yerin dibine geçecekmiş gibi bir hale gelişimin de onunla alakası yok. Biliyordum benim makinenin tutukluk yapacağını. Bu yüzden Angel ve kardeşim gibi iki girişken insanın yanımda oluşundan mutluluk duydum. Ben geri geri gittikçe - gerçek manada - Angel kolumdan tutup standın içine itekledi. Kardeşimle birlikte broşürleri aldılar. Sonrasında Angel ile aramızda " yakışıklı çocuk " temalı bir muhabbet geçti. Kendisi daha da ileri gidip ortak bir arkadaşımıza benzetti hatta ama şiddetle reddettim. Bir kere de burada reddediyorum: Hiç benzemiyor hem de hiç!

Anket yapıyorlarmış Koreliler. Nedir, ne değildir derken kardeşim gönüllü oldu katılmaya. Kore'ye gittiniz mi? Gitseniz hangi amaçlardan dolayı gidersiniz? Kore'yi nasıl tanıdınız? En sevdiğiniz Kore dizisi hangisi? Bildiğiniz Kore kanalı vb. sorular vardı. En sevdiği diziye biteli bir ay olan Secret Garden'ı yazınca bayan görevliden bir sevinç nidası yükseldi ve ardından benimk... pardon erkek görevliye yazılanı işaret ederek " Şikrıt Gaydın " dedi. Diziyi pek sevdiğini daha iyi anlatamazdı yani o derece. Bunu gören Angel da aşka geldi. Bir kağıt da o çekti önüne. Ama bir iki sorudan sonra cevapları bana sormaya başladı. Anlamalıydım aslında.

Angel: Hangi amaçla giderdin?
Ben: Kültür&Sanat ve Gezi.
Angel: En sevdiğin dizi?
Ben: Boys Over Flowers yaz. Benimki oynuyor. Evet evet. Onu yaz.
Angel: Kanalın adı?
Ben: Onu bilmiyorum işte.
Angel: Stand değerlendirmesi?
Ben: Kusursuzu işaretle.

E bunca ben zamirinin ardından anketin sonunda benim adımı, soyadımı ve mail adresimi yazması tuhaf kaçmamış olsa gerek. Ona ve kardeşime ankette yardım ederken görevlilerin başımızda olması benim tuhaf davranmama yol açtı tabii. Rusya'nın dev gibi haritasının kıvrılmış halini önüme çekip yüzümü yarı gizlemeye çalışarak kızlara birşeyler söylemekten tutun da Angel SS501 grubunu sormamı istediğinde şiddetle reddedip birkaç saniye sonra tiz bir sesle Kim Hyun Joong diye çığırmaya kadar vardırdım işi. Anket esnasında Kore dizilerinden kaptıklarımı sergileyip sergilememe konusunu tartışıyorduk. Teşekkür etmek gerekiyordu nasıl olsa. O esnada benimk... pardon görevli beyefendinin ağzını açıp " Ka... " dediğini görünce hemen lafı ağzından aldım: " Kamsahamnida! " . Hafif bir baş eğişiyle teşekkürüm iyi gitmiş olacak ki kendisi de buna karşılık başını eğerek hem " Kamsahamnida! " hem de " Ben teşekkür ederim " dedi. İşte o an tutuştum çünkü Angel ile yaptığımız oturumu anlamış olabilirdi. Belki de Türkçe'yi iyi derece konuşuyordu. Telaffuzundan şüphelendim. Neyse. Olan oldu artık.

Sözü Japonya almadan evvel iyi bir uyku çekmem gerekiyor. Ne demişler? Bu yazıya niyet bir dahakine kısmet...

2 yorum:

  1. Süpermiş, orda olmayı isterdim :)

    YanıtlaSil
  2. Fuarı bilemem ama seninle bir Ada turu yapmazsam gözüm açık giderim Özgeeeee! Kaç gel bir ara (;

    YanıtlaSil