15 Ekim 2011 Cumartesi

Zihnimdeki Japon edebiyatı bölümüne bir katkı daha: Yukio Mişima


... Artık her şey geçti, artık her şey geçti, diye mırıldanıyordum kendi kendime. Üzüntüm sınavda başarı gösterememiş korkak bir öğrencinin üzüntüsüne benziyordu: Bir yanlış yaptım. Bir yanlış yaptım. Denklemdeki ' x ' i çözümleyemediğim için her şey yanlış oldu. Daha başında ' x ' i çözümleyebilmiş olsaydım her şey doğru olacaktı. Hayatın matematiğini çözmek için bütün insanlar gibi tümdengelim metodunu kullanmış olsaydım. Yarı zeki olmak... Yapabildiğim en budalaca şey buydu. Tümevarım metoduna güvenmiş, bu basit sebepten ötürü başarısızlığa uğramıştım... "

Okudunuz mu? Dağılın şimdi! Aslında bu alıntının etkisini kendi sığ cümlelerimle yok etmekten korktuğum için hakikaten birşey eklemeye niyetim yoktu ama dayanamayacağım. En azından şunu sormam gerek: Yukio Mişima'nın ya da Haruki Murakami'nin üslubu mu çarpıcı olan? Yoksa Japon yazarların kalemine has bir özellik mi sıradanlıktan kilometrelerce uzak bir anlatım kullanmak? Düşünceme kesinlik kazandırmamaya çalışıyorum ama Kenzaburo Oe'nin Kişisel Bir Sorun isimli eserini okuduktan sonra da bu şekilde olacağıma söz veremem. Önü alınamayan bir çekikgöz sevdalısı artı Japon kültürüne ilgi duyan biri olarak taraflı mı bakıyorum acaba diyorum ama yok. Bambaşka lezzetler var Japon edebiyatında. Okuyan bilir, bilmeyen okuyunca öğrenir. Misal, ben okudum ve şunu öğrendim: Yukio Mişima'nın oldukça çarpıcı bir üslubu var. Darbe üstüne darbe vurmuş önce zihnine ardından kalemine. Hiç acımadan akıtmış mürekkebin siyah kanını eserine. Bir ergenin kendisi ile girdiği kimlik savaşına tanıklık ederken bu yüzden ürperdim belki de.

Velhasılıkelam, Yukio Mişima ile tekrar tekrar buluşup kendisini dinlemek isterim. Diğer eserlerinde...

2 yorum:

  1. ben de kitapdan bir alıntı paylaşayım.


    Neden her şey böyle yanlış bir düzen içindeydi?Çocukluğumdan beri kendime defalarca sorduğum sorular hep yenilenerek aklıma takılıyordu.Neden her şeyi bozmaya, her şeyi değiştirmeye, her şeyi geçiciliğe havale etmeye vazifelendirilmişiz böyle? Bu zevksiz görev, bütün dünyanın ''hayat'' diye tanımladığı şey miydi? Yoksa bir tek bana mı zevksiz bir görev gibi geliyordu? (sayfa130)

    YanıtlaSil
  2. Katkın için teşekkürler. Yeni Japonca eserlerde yeni alıntılarını görmek dileklerimle ^^

    YanıtlaSil