8 Mayıs 2013 Çarşamba

Bunu da gördüm ya!..


Dün öğle saatlerinde sokaktan birinin bana seslendiğini duydum. Kim olabileceğine dair aklıma ilk gelen olasılık postacı yönünde ağır bastı. Özgecanım mektubumu gönderdi göndereli beynimin bir bölümü ona çalışıyordu çünkü. Çok sürmedi, kendi kendime yok artık LeBron James dedim. Biri başka bir şey söylemiştir de beynim yanlış yorumlamıştır diyerek olayı bana öyle geldi herhaldeye bağladım. Tam da öyle olduğunu tahmin edemezdim ki!.. 

Aynı gün bastırılmış şüphemle birlikte dışarıya çıkarken posta kutusuna ve dış kapıya bakmayı ihmal etmedim kendime rağmen. Bir şey bulamayınca olasılık sıfıra indi, mevzu da orada kapandı gitti. Birkaç saat sonra eve döndüğümde ilk işim balkonun kapısını açmak oldu, ikinci işim ise kahkaha atmak. Çünkü gözlerimin önünde, yerde yeşil bir zarf duruyordu. Varlığını inkar etmem mümkün değildi. Velhasılıkelam, postacının mektubumu balkona fırlatmış olduğu gerçeğiyle yüzyüze bakıyordum. Niçin bu yolu seçtiğini bilemiyorum fakat sevinmedim desem yalan olur. Zira evvelce posta kutusuna bırakılan mektuplarımdan biri apartman içerisinde hasıraltı edilmiş, haberi bana yönetici tarafından verilmişti. Böylesi çok daha sağlam olmuş. Biraz al mektubunu, başına çal kokusu var ya neyse :P

Bir dahaki mektubumu ne şekilde verecek acaba postacı? Meraklardayım.

PS: Fotoğraf hakları bir başkasına aittir.

2 yorum: